Karl Marx, 5 Mayıs 1818’de Almanya’nın Trier şehrinde doğmuştur. Olgunluk yaşlarında beyaz saçlı, beyaz sakallı ve heybetli bir kişilik haline gelen Marx, ortaya koyduğu düşüncelerle milyonlarca insanı etkiler. Dünyada rejimler, savaşlar, sınıflar, ekonomiler gibi birçok alan onun fikirlerinden etkilenmiştir. Kapitalist sisteme karşı önemli bir duruş sergilemiştir.
Onun insanları dolandırıyor gibi bir havası yoktu. Bunu, yokluktan ölen çocuklarından anlayabiliriz. Zengin bir aileden gelmesine rağmen maddi sorunlarla mücadele etmekten kurtulamamıştır. Tıpkı kendisi gibi aristokrat bir kıza, Jenny’e, sevdalanmıştır. O sıralarda maddi sıkıntılar içinde olan Marx, gizli aşkı Jenny’e defterler dolusu şiir yazıyordu. Marx’ın bu duygusal açılımı, Jenny’de karşılık bulmuştur. Nitekim Jenny, bütün aile baskılarına rağmen Marx ile birlikte olmayı tercih etmiştir.

1836’da nişanlandığı Jenny Von Westphalen ile 1843’te evlenirler. Ancak bu çift, sıradan bir evlilik yaşamaz. Bir yanda maddi zorluklar, diğer yanda ise sürgünler karşılarına çıkar. Brüksel’den kovulurlar, Paris’ten de… Yedi çocukları olur, ancak bu çocuklardan dördünü kısa sürede kaybederler. Çocuklarının vefatlarının en büyük nedeni sağlıksız beslenme ve maddi yetersizliklerdir.
Marx, ailesine maddi destek sağlamak için çalışmaktan geri durmaz. Bir yandan pek ilgi görmeyen eserlerini yazarken, diğer yandan gazetecilik yapmaya çalışır. Ancak çocuklarının kaybına alışamadan, hayat arkadaşı Jenny’i kaybeder. Eşinin ölümünden birkaç ay sonra ise Marx da hayata veda eder. Ölüsü dahi kapitalist düzene göndermede bulunur. Nitekim mezar taşında ”Bütün ülkelerin proleterleri, birleşin!” yazılıdır.
Yaşadığı zorlukları ve maddi sorunların boyutunu görmek için Engels’e söylediği şu söz yeterlidir: “Das Kapital’den gelen para, kitabı yazarken içtiğim tütünün parasını bile karşılamadı…” Nitekim başyapıtı olan ve bugün yüzbinlerce satan eseri Das Kapital, hayatı boyunca ona ciddi bir maddi getiri sağlamamıştır.